27 Temmuz 2009 Pazartesi

Sivrisinekler, evladını koruyamama ruh hali ve Münevver Karabulut cinayeti

Cibinlik de örtmüştük üstelik. Anneanne kalın bir tülden Can'ın her yerini kaplayan bir cibinlik yapmıştı. Odada vızır vızır, inanılmaz sinir bozucu sinek sesleri vardı, ama ben cibinliğe çok güveniyordum.
Sabah 06:00 emzirmesine kalktığımda gözlerime inanamadım!! Can'ın sol kolunu yaklaşık 20 yerden sinekler ısırmıştı!! Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Sabah sabah bayağı bir ağladım. İnsanın evladını koruyamadığını görmesi ne zormuş Allah'ım!! Annemin seneler önce yaşadığı ve hala da etkisinde olduğuna inandığım evlat acısını sanki biraz tahayyül edebildim.. Çok zormuş çok. Hem minnacık birşey, tüm sorumluluğu sende, sense onu koruyamamışsın, ona zarar gelmiş, canı yanmış.. Bitiyor insan o sırada...
Ben alt tarafı, cidden alt tarafı sivrisinek ısırığı olan ve 2 gün içinde izi bile kalmayan bir durum için hüngür hüngür ağladıysam, rahmetli Münevver'in ailesi ne yapıyor acaba. İşlemeyen kurumlar ve düstursuz söylemler yüzünden yaslarını bile tam yaşayamayan insanlar, nasıl bir acı içindeler kimbilir.. Kimbilir nasıl sabahı sabah ediyorlar, yemek yiyemiyor, uyuyamıyor, hem ruhsal hem bedensel olarak nasıl "acı"yorlar..
Bir sivrisinek ısırığında -hoş sayısı birden kat kat fazlaydı ama- Can'ın ilk ateşi çıktığında, ilk düştüğünde, ilk kalp kırıklığı yaşadığında anne olarak ne yapacağımı düşününce korktum birden.
Bir sürü şeyden korumak çok zor yavruları.. En basidinden, hayal kırıklığı yaşayacak mesela, ne bileyim canı yanacak okul bahçesinde.. En önemlisi korumak yerine O'na öğretmek nasıl ayakta kalınacağını.
Emile'i okuyorum bu aralar.. Orada da bahsediyor.. Biraz sindireyim, yazacağım..
Tüm çocukları hep melekler korusun.. Hele hele annesi babası olmayanları..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder