15 Mayıs 2012 Salı

Anneliğin zor hali: olağanüstü hal; lohusalık..

Serum fizyolojik, meme, uyku, göbek bağı, parfümsüz ıslak mendil, pişik kremi, göbeğe sürülen alkol, 2-3 saatlik periyodlar, komposto, su, uyku-uykusuz :))

İşte lohusalığın öğeleri. Üstüne sezaryen dikiş acıları, doğumdan önce başlayan ve hala süren nezle/soğuk algınlığı hali, bir de bulutlu ve yandan yemiş Mayıs ayı eklenince lohusalık olağanüstü hale dönüşüyor..

Ege ve Can iyiler.
Can Ege'den bağımsız (mı?) doğum öncesinde de olan yarı öfkeli, yarı ısrarcı, yarı arıza durumlarını sürdürüyor. Ama sonra o çocuk gidiyor, bambaşka bir çocuk geliyor. 3 yaşa geçiş dönemi böyle bir şey galiba.. Onun ağzından birşeyler yazmadan geçemeyeceğim:

"Anne Ege'nin burnu neden minik?"
"Ege ben parka gidiyorum, sen hiç bir yere gitme, beni burada bekle"
"Ege, I-pad seviyor musun?"
"Anne Ege'nin gözleri mavi mavi"

Güzel yani :) Seviyor, öpüyor, kirli bezleri atıyor, yanaklarını okşuyor..

Ben mi nasılım?
İyiyim :)
Yorgunum biraz, biraz da ikiye bölünmüş hissediyorum. Ama his olarak değil, zaman ve enerji olarak. Bedensel toparlanmam bitince sanırım herşey daha da iyi olacak.

İkinci de en az ilki kadar seviliyor mu diye merak edenlere:
Hani anne olmadan önce uçakta ağlayan çocuğa gıcık oluruz ya, ya da restoranda koşturan oğlan çocuğuna... Hani anne olduktan sonra uçaktaki çin "Oyy kıyamam kulakları ağrıyor" dersin, restorandaki için de "Ay ben ilgilensem de annesi iki lokma yese" dersin.. Yani anne olunca her çocuk için yer açılır kalbinde..

Ya işte böyleyken gel sen düşün ikinci yavruna nasıl büyük bir yer açıyor kalbin.. :)))

2 yorum:

  1. Tekrar tebrikler, anne kalbinde her çocuğa yer var, kendinin olsun olmasın :)

    YanıtlaSil
  2. Sondan ikinci paragraf, ne güzel anlatmış annelik hallerini... Kolaylıklar diliyorum ama gerek bile yok bence... Sevgiler,

    YanıtlaSil