diyen başlığı görüp buraya kadar geldiyseniz aslında yeni bir şey söylemeyeceğimi fark edeceksiniz :) Demin Can'ı uyuturken aklıma gelenleri not düşeyim dedim.
Şimdi bu anne çok vicdani bir kurum ya- daha çok annelik aslında-, yaptığınızdan da yapmadığınızdan da zaman zaman pişmanlık/suçluluk duyuyoruz. Aslında bu hisler açısından bakıldığında bize bağımlı (mı?) bir çok değişken var.
Araştırma derslerinde -yanlışsam düzeltin- öğrendiğimiz "bağımlı değişken", "bir değişkene bağlı olarak değişen değişken" demekti sanırım. Şimdi yazacağım etkenler aynen böyle. Bu etkenler, sizin o anda, o soruna veya krize başka türlü/değişik/olumlu/yıkıcı tepkiler vermenizi belirleyen etkenler.
1.Zaman: Zaman darsa her sabır küpü anne bile felaket bir "Hadiii" canavarına dönüşebiliyor. Arabaya binmek, arabadan inmek, banyoya girmek, üstünü giyinme-me-k gibi "günlük" işlerde zaman azsa/sıkışıksa başka türlü bir ebeveyn olmak gayet mümkün. Misal Can bugün uzun uzun ağzından çıkardığı mantı kalıntılarını incelerken bana daral geldi!
2.Yorgunluk/Hastalık: Ayy bu çok fena! Yorgunsam, okunması talep edilen 8.kitap, üst üste 3 kere püskürtülen şurup, yerlere 7689. kez saçılan kalemler bana doktora tezi gibi görünüyor.. Yorgun değilsem (bir de hamile değilsem :) ) 10 kitabı anime ederek okuyabilir, kalemleri renklerine boylarına türlerine göre bile ayırabilirim.
3.Sizin ruh haliniz: Ya da insan olma hakkınız diyelim. Bir arkadaşım "Bir evde anne iyiyse herkes iyidir" der. E anne de bir insan olduğuna göre ruh halimiz o anda nasıl bir ebeveyn olduğumuzu çok etkiliyor. Bu akşam iyi bir akşamımdaydım. Yemin ederim, tahammülüm 5 kat yüksekti Can'ın yaptığı uykuyu erteleme manevralarına..
4.Destek sistemi: Yoksa bitiyor insan. Koca, anneanne, bakıcı, dede, babaanne, teyze Can'a bakarken bizim BabaCan ile yapabildiğimiz 3 günlük Viyana seyahatinin iyileştirici etkisini uzun uzun anlatmama gerek yok sanırım...
5.Çocuğunuzun dönemleri: Gaz, diş çıkarma, kabızlık, ateş, hastalık, öksürük, tıksırık, 2 yaş tripleri, 3 yaş tripleri, taşınma, okula başlama, bezi bırakma, kardeş doğumu gibi nice durum tabii ki kaçınılmaz. Kaçamadığımızdan saklanamadığımız gibi, baş edemediğimiz her huysuzluğa biz bir dönem "hımm diş geliyor" diyorduk. Bugün dedim BabaCan çok güldü: "Gelemeyen bir diş var galiba bir yerlerde!" :))
Demem o ki; mükemmel anne yoktur, boşuna aramayın!
her maddesine katıl katıl katıldım.
YanıtlaSilHele de bazı etkenler üstüste ya da aynı zamanda oluşuvermişse... Hele de iki bebe varsa evde... Vay ki vay o ananın haline:)
YanıtlaSilHepimizin Allah yardımcısı olsun diyorum.
Ama en sonunda hani o uykuya dalıverdikleri (bazen ağızda lokma, bazen gözlerde yaş, bazen üstbaş kir içinde) andaki melek halleri... İnsan yine de özlüyor... Ne menem bir haltsa şu annelik!
Yeliz canım şimdi okudum bloğunu çok geçmiş olsun Arca kuzuya.. Sana da darallar gelmiştir herhalde :(
YanıtlaSilDağlar kızı, bak onu unutmuşum! Hepsi aynı anda olunca o zaman "Kadın çıldırdı" diye bakıyor Can bana :) İki çocuklu halleri idare etme konusunda kapını çalabilirim valla :)
YanıtlaSilçal çal kapımı, bende de bir numara yok ama bazı şeyler birkaç kez olunca insan çeşitli annelik hinlikleri geliştiriyor:)
SilHarika bir yazı olmuş, aynen dediğin gibi:)
YanıtlaSilbir de ikiz halleri var desem Secilcigim:(
YanıtlaSilbağırmadan çocuk yetiştirebilen var mı bilmiyorum. insan bazen aynen bu ve benzeri sebeplerden zorlanıyor. ama gel gör ki bunun çocuk üzerinde etkisi çok değişik olabiliyor. mesela bizim abi kareşini çok çok kıskandığından ve fakat onu çok sevip kıyamadığından ve üzerine bir de benim bağırmalarım eklenince okulda her gün birilerini dövmeye başlamış. 1,5 aydır bununla boğuşuyoruz. ben artık gayet sakin anne modundayım ama gerçekten çok zor. off of ergenlikten ödüm kopuyor.
YanıtlaSilNerdesin? Nasılsınız?
YanıtlaSil