Söylenecek sözün, yazılacak kitabın hiç tükenmeyeceği bir konu varsa o da çocuk sahibi olmak ve annelik (ya da ebeveynlik). "Ay daha zoru olamaz" anları ile "Ay bundan keyifli bir dönemi yoktur herhalde"ler birlikte gidiyor.
Mesela Can ile sohbet etmek ve O'nun sorularına cevap vermek müthiş bir haz. İnsan - özellikle BabaCan- "Evimiz nasıl ısınıyor baba?" sorusuna "Şimdi evladım..." diye başlayan pek mağrur cümlelerle yanıt verince kendini dünyanın en bilge insanı hissediyor. Hele hele Can'ın sordukça sorduğu soruları görünce böyle bir garip oluyor insan... Ne bileyim, ne çok şey öğrenecek Allah'ım diyor insan.. Geçen gece "Dondurmalar nasıl erir?"den, "Pilavları nasıl yiyoruz?" gibi sorularla uykuya direniyordu. Sonra açıkladı: "Ben uyumayacağım anne sadece dinleneceğim" :))
Ege kuzum ise 28. haftasını bitirdi. Reflü ve bel ağrıları ile geldi 29. hafta. Hareket etmek bu sefer biraz daha zor, kilo milo aynı ama daha çabuk yorulduğum bir gerçek.. Ellerdeki şişler de başladı.. Aslında yoga yapsam ne güzel olacak yine.. Ama ironik olan yoga yapmaya halim yok :P üşengeç anne..
Şimdi başladı mesela karnımdaki ittirmeler :)) Çoooook güzeeell çoookkk :)) Görmeden tanımadan özlenen tek şey insanın doğmamış yavrusu herhalde..
Velhasıl günler hızla geçiyor, Can büyüyor, Ege büyüyor, ben büyüyorum- her anlamda :))
sadece annem ne güzel yazmışsın. gerçekten öyle... hep ikilem bir an lokum gibiler hiç büyümesin istiyor insan bir yanda zorlandıkça hadi len büyü artık diyorsun. tadını çıkarmalı:) babacan bilgeliği beni kopardı bu arada
YanıtlaSilBabaCan ayrı bir konu Yeliz'cim ya, bir ara sadece onların diyaloglarını yazsam olay olur :))
YanıtlaSil