14 Aralık 2010 Salı

Yaşamın ikinci yılında duygu ve dürtü kontrolü

Siz hiç 18.5 aylık çocuk çığlığı duydunuz mu?
Duymadıysanız duyun bir ara derim :)

İnsan o bedenden o ses nasıl çıkıyor hayret ediyor. Senelerce Sezen Aksu ve Sertab Erener için kullanılan "minik bedenden çıkabilen ses" bizim evde Can için kullanılıyor artık.

Çığlığın türlü sebepleri var..
1.Teyze gelir,
2.Teyze gider,
3.Süt ister,
4.Süt biter,
5.Anne çağırdğı an yanına ışınlanmaz,
6.Anne çağırdığı an yanına ışınlanır..

Yani listeyi uzatmak mümkün.. Neye neden çığlık attığını araştırmayı üçüncü denemeden sonra bıraktık :)) İfade şekli deyip geçiyoruz.

Ama bir haftadır hayatımıza vurma ve ısırma girdi!!

İnanabiliyor musunuz? Benim oğlum? Annesi uzman olan oğlum ısırdı ve vurdu? Olacak iş değil... cık cık cık.. deeeeerrrkeeeen, silkelenip kendime geldim :)))

Kendimce bazı saptamalar yaptım, yine yazayım dedim:)

Şimdi bu kuzular hayatlarının ilk yılında çoğunlukla fizyolojik, emme, yeme, çiş, kaka, ağlama, uyuma, emekleme, yürüme gibi eylemlerle meşguller. Bu eylemler de önceleri çok duygu barındırmıyor içinde. Emiyor, uyuyor, ağlıyor neticede. Var tabii duygu da çok baskın değil.. Daha çok bir "aman hayatta kalayım" telaşesi..

Gel gör ki, takvimlerin ilk yılı devirmesi ve özellikle ikinci yıla doğru ilk yarıyı tamamlaması ile durumlar değişiyor.

Can geçen hafta, boya kalemlerini vermek istemediği için ağladı. Ardından da tepinirken bana vurdu (mu, hala tam bilemiyorum..). Ben de tabii şoka girerek ve tabii abartarak "Aaaa vurulur mu anneye" türünden saçma bir monolog açtım.

Monolog özünde "Can vurma" mesajı taşıyacağına, "Günümüzde artan şiddet ve sosyolojik yapılanması" temalı bir açık oturum gibiydi, -söylediklerimin uzunluğu açısından.. :))

Tabii ki ben bu uuzzzuunnn konuşmayı yaparken psikolojide "negatif pekiştirme" denen durum gerçekleşti! Şöyle ki, ben davranışa gereğinden uzun süre ve içerikle karşılık verdiğim için Can'a "vurma" demekle "aferin evladım" demek arasında hiç bir fark kalmadı, davranış dakikasında pekişti, güçlendi, öğrenildi... (Tabii bu noktada anne kendisine sorar, herşeyi böyle ışık hızıyla öğrenirse yandık değil mi?)..

Neyse, bu olayın üzerinden iki gün geçer. Anne ve baba vurma davranışını abartmadığı sürece ilgi vermeyerek görmezden gelmeyi, böylelikle ilgi verilmeyen davranışın söneceğini düşünmeyi seçerler. Eğer vurma davranışı tekrarlanırsa da "Can sen vurunca canım acıyor" derler = davranış+bendeki etkisi=sonuç. Fena da gitmiyor şimdilik..

Biz buna sevinirken ise gelin görün ki, lügatımıza bir de ısırma eklenir. Isırma annenin kucağındayken, annenin sol omzuna minik ısırıklar atmak şeklinde olunca, geçen seferki hatayı yapmadan ısırınca canımızın acıdığını söyleriz. Can kendiliğinden öper, ve bir daha da ısırmaz. İşin komiği, anne, babanın Can'ı akşam banyo öncesi mıncırır ve sanırım hafiften ısırarak sevdiğini görünce dumur olur :) Babaya uyarı verilir, kanaat notu kırılır, haftaya sözlüye kalkacağı haberi ulaştırılır.

Tüm bunlar olup biterken birden annenin kafasında ampul şekli belirir.

Bu ara sanırım Can'ın yaşadıkları ve verdiği tepkileri ikiye ayırmak lazım. İçgüdüsel ve dürtüsel olanlar ile öğrendikleri. Heyecanlandığında, çok mutlu olduğunda, yorulduğunda, kızdığında tepkiler fizikselleşiyor. Çünkü kelime hazinesi -kendince çok da olsa- yaşadıklarını tarif etmeye ve açıklamaya yetmiyor. Gelen dürtü ve dürtünün sebep olduğu duygunun tarifi zor ikili dansında da biz tepkileri görüyoruz. Ama önemli olan sanırım ardına bakmak.

Pazar günü biraz fazla uyarana maruz kalmış olacak ki, akşam üzerine doğru ağlama şeklinde şarkı söyledi. Ciddiyim. Ağlıyor -gibi, ama şarkı gibi de. Hatta bir ara ağlarken aynaya bakıp, durup, sonra tekrar ağlayıp tekrar durduğunu gördüm :)) Çok komikti.

6 yorum:

  1. bir dönem hemen her çocukta oluyor sanırım. allahtan sen ne yapman gerektiğini biliyorsun. bu uzman annelik fena be!! diyorlar değil mi: ay kadına bak bunun çocuğu bile.... olursa :))))

    YanıtlaSil
  2. benim cimcime 17,5aylık ama Can'ın peşinden hızlı ve emin adımlarla geliyor.. daha 10dakika önce o çığlık neresinden çıktı diye uzuuun uzuuun inceledim evladımı.. ve binbir güçlükle uyuttuğumu düşündüğüm henüz 2aylık kardeşini uyandırmasın diye evdeki tüm kapıları kapadım izolasyon yapsın diye..

    Yani kısacası Can'ın annesi ikinci çocuğu yap emin ol bu çocuk bunu, şundan bundan yaptı filan diye derinlemesine sürünerek sıyırmıyorsun.. direk sıyırıyorsun :))temiz iş yani..

    bende bir mimin saklı.. ara bul olur mu..

    YanıtlaSil
  3. evet işte her an her dakika ağzımızdan çıkana dikkat ermek gerekiyor(MUŞ)ama robot değilizki oluveriyor işte bazen. birden ağzımızdan zarar göreceğini düşünmediğimiz bir söz çıkıyor ve çocuğun kafasında yer ediyor(gene muş). zor walla biz annelerin işi :)

    YanıtlaSil
  4. Yeliz, anacım kimse demese bile ben diyorum kendime :)) Hatta meslektaşlarla aramızda espri konusu oldu artık..

    YanıtlaSil
  5. Anne, çok alemsin :)) Zaten BabaCan'la artık hep şunu konuşuyoruz : "Şu anda bir de bunun 6 aylık olanı olsaydı ne yapardık?":))

    Yaaaa mimi gördüm sanırım, yazacağım en yakın zamanda, söz :)

    YanıtlaSil
  6. Erkİpek, valla dediğin gibi sürekli dikkat etmenin imkanı yok, boşver zaten gereği de yok.. Çünkü gerçek hayat öyle değil :))

    YanıtlaSil