20 Aralık 2010 Pazartesi

Büyük resmi unutmayın!

Ben unutuyorum ara ara.
Ara ara hatırlıyorum.

Pazar günkü gazetede ünlü ressam Nuri İyem'in oğlu babasını anlatıyordu. Hayatımda tanışma fırsatım olan bu iki insann portreleri geldi gözümün önüne. Ümit İyem'in babasını anlattığı daha doğrusu portresini çizdiği yazı çok güzeldi. Okudum, içim bir garip oldu..

Sonra da Rum Yetimhanesi ile ilgili yazıyı okudum. İçim yine bir garip oldu. Hiç gidip baktınız mı uzaktan? Avrupa'nın en büyük ahşap binası olduğunu biliyor musunuz? Peki bahçesinde hala çocukların demir yataklarının başlarının olduğunu? Biz gittiğimizde inanılmaz etkilenmiştik.. Keşke düzenlense yine..

Bu iki yazı bana kendimi, hayatımı bir daha düşündürttü çeşitli vesilelerle. Sonra zihnime şu düştü:

Şimdiye kadar geçen 19 ay içinde Can için en çok neyi yaptığıma memnunum? Ya da başka bir deyişle, "iyi ki yaptım oğlum için" dediğim ne var?

Bugün yediği besleyici tarhana çorbası mı? Gittiği oyun grubu mu? Aldığım legolar mı?
Hangisi?

Kolay olmadı bulmak ama galiba şunlar:

-dokunmam, koklamam, sarılmam, "mis'im benim" diye ten tene durmam (Dün beni uzaktan gördü, el sallayıp öpücük yolladı.. öyle güzel bir andı anlatamam).
-anneanne, dede, babaanne, teyze ve kuzeniyle buluşturmam,
-ev düzenini değiştirmeden "O"nu "Biz"e dahil etmemiz,
-elimden geldiğince "yeni/keşfedilmemiş/bilmediği" bir şeyler katmak gününe, dünyasına.

Ne çok soru var ebeveynlikte, -cevaplarını yine kendileri veriyor..

1 yorum: