1 Şubat 2010 Pazartesi

Organik Anne Enstitüsü

Bugün Can'ın haftalık menüsünü hazırladım. Her pazartesi, yardımcı ablamızla birlikte 4 öğünlük liste hazırlıyoruz. Sonra eksik malzemeleri alıyoruz. Her gün listemizden bakarak mis gibi pişiriyoruz. İçim de pek rahat oluyor.

Taa ki bugüne kadar. İnternette gezineceğim tuttu. Başka nasıl bebek yemekleri var, neler yediriliyor yavrulara diye. Sabah hissettiklerim tuz oldu, buz oldu, yok oldu
:( Kendimi pek bir yetersiz hissettim. Yeterince "organik" bir anne olmadığıma karar verdim. Ne yemekler, ne tarifler, neler neler..

Bir defa ben öyle organik meyve sebze peşinde koşturmuyorum. Migros'ta rastlarsam, organik pazarda denk düşerse ne ala. Yoksa mevsimine ait meyve ve sebze gibisi var mı, oh mis..

Sonra hazır mama kullanıyorum, günde tek öğünde tutmaya çalışıyorum. Onun dışında sabah kahvaltısı, öğlen yemeği, ve ikindide yedirdiğim herşeyi taze yapmaya çalışıyorum.

Ama yani bu kadar.. Değişik tatlar alsın diye şimdi yemekleri tatlarına göre ayırıp da vermeyi deniyorum. Ya da bir şey tadıyorsam- kokoreç veya pastırmalı yumurta değilse- ve Can heyecanlanıyorsa mutlaka ucundan tattırıyorum..

Üyesi miyim, değilim ben bu Organik Anne Enstitüsü'nün.
Suçlu hissediyor muyum? veya yetersiz? E biraz..
Gerek var mı böyle hissetmeye? Yooooookkkk...

İkna edici yorumlarınızı bekliyor, yarın için beklenen kar yağışında mutluluklar diliyorum :)

12 yorum:

  1. Canın annesi;
    o migrosda satilanlar cok da masum degilmis diye duymustum ben, kaynak hatirlamiyorum suan.
    Nazilli de Pınar Hanım var, istedigin seyleri gonderdigi listeden seciyorsun, sana gonderiyor, tamamen dogal ortamda suni ilacsiz yetistiriyor.
    Ben elimden geldigince, dorugunkileri oradan aliyorum, ama her zaman oluyor mu? tabiki hayir...

    YanıtlaSil
  2. Canım,öncelikle planlama işi güzel de,ben evdeki hesap çarşıya uymayınca mutsuz olanlardanım.Ne yapıyorum haftada bir gün Japon dahil hepimizin sebzelerini http://egesebzeleri.com/ciftlige_giris.html adresinden sipariş veriyorum.Kapıma kadar geliyorlar.Tavsiye ederim,hatta dur ben bununla ilgili bir post yazayım :)

    YanıtlaSil
  3. ah bu blogların yarattığı baskı yok mu? mahalle baskısından beter valla.
    şimdi o okudukların sadece bir yazı. yani orda "çocuğuma organik sebze neyin alıyom" diyen anne zannetme ki her öğünde organik yediriyor. ya bir yemek tarifi veriyorlar, sanki 3 öğün o kıvamda besleniyorlar. aldatmaca... yani ben de mesela tuna 10 aylıkken falan bamya, semizotu her sebeyi yiyor diye yazmışım. şimdi alakası yok. hiçbirini ağzına koymuyor. yani o yazılanlar o ana, o haftaya ait şeyler.aylarca o şekilde beslendiğine inanmıyorum ben kimsenin.

    YanıtlaSil
  4. Merhaba sadece anne :)
    Bence bu bir seçim meselesi, böyle bir konuda birbirimizi iknaya çalışmaya gerek yok bence. Her ikisinin de zararlarını, faydalarını az çok biliyoruz. Ben organik tercih ediyorum çünkü en basitinden kendi çocukluğumda tattığım lezzetleri arıyorum ve bebeğim organik sebzelerle hazırladığım yemekleri daha çok severek yiyor. Ama elbette bu pazarın darlığından her zaman taze istediğin gibi gıda bulmak zor ya da kolaylıkla bu ürünlere ulaşabilmek zor o sebeple her daim organik sebze meyve diye bir şey olamıyor zaten. Ama ben özellikle yumurta, zeytin konusuna ve şampuan, krem gibi kozmetiklerde organik kullanmaya özen göstermeye çalışıyorum.
    Mama meselesinde ise biraz daha katıyım galiba kendimin yemek istemeyeceği hiç bir şeyi bebeğime verme taraftarı değilim ben. Kavanoz mamaların tadı bana çok itici geliyor ve çok zorda kalmadığım müddetçe vermemeye çalışıyorum illa vermem gerekirse de Hipp tercih ediyorum. Kavanoz mamanın yerine buharlı düdüklü tencere de aynı anda iki yemek pişiriyorum ve hem öğlen hem akşam öğünü çıkmış oluyor. Bazen de önceden hazırlayyıp çiğ bir şekilde derin dondurucuya yemek hazırlayıp atmakta en az kavanoz mama kadar pratik oluyor ve her durumda taze hazırlamak kadar vitaminli olmasa da en azından k. mamadan daha vitaminli ve lezzetli oluyor.
    Bir de bir sır vereyim bugünlerde bloglarda gezinen (tamamen sizi tenzih ederek yazıyorum çünkü sizin araştırmacı ve fikirlere açık bir anne olduğunuzu arkadaşların bloglarınızdaki yorumlarınızdan takip ettim )
    işte şunu yapmazsan suçluluk hissetmeye gerek yok, annem bana "bebeğine karşı ne kadar sabırsızsızn" dedi "ne yapalım ben böyleyim vicdan yapamam", "anne sütünü varsın az alsın ne olur ki? " türü yazıları hiiiç sevmiyorum. Bir şeye gücün yetebiliyorken yapmıyorsan biraz suçluluk hissetmenin bir sakıncası olmaz seni zinde tutar bebeğini de daha sağlıklı. Ama tabi ölçüsünü kaçırmadan ve bebeğini sıkıcı bir kıskaç altına almadan elbette:)) Sevgilerle :)

    YanıtlaSil
  5. anne yazar
    ağır yazmışsın ama haklısın sanırım.kim onlar kiim? kim yazmış?:))

    YanıtlaSil
  6. Ben Hülya'ya katılıyorum,aman sakın yanlış anlaşılmasın,bu konuyu kesinlikle takıntı yapmamak,her öğün organik diye tutturmamak gerekiyor,yoksa mutsuz yetersiz hissetmek içten bile değil.Post ve yorumda bahsettiğim netten sipariş meselesini hem bir İzmir'li olarak aradığım bazı ot ve sebzeleri İstanbulda kolay bulamadığım,hem pazara,hatta bazen büyük marketlere gitmeye vakit olmadığı ve hakikaten lezzetleri farklı olduğu için tercih ediyorum.Her zaman oluyor mu? Hayır,dışarıda bulduğumuzu yediğimizde oluyor Japonla,ya da onca emek verip yaptığım yemekleri yemediği de.Yazdığım postta da belirtmiştim,elbette her annesnin kendi tercihi ama takıntılı bir biçimde ben organikten başka bişi yedirmem diyenlerden olamam,hem dedim ya,ne ne kadar organik acep :)

    YanıtlaSil
  7. Kiraz ve Seren hemen bakıyorum Pınar Hanım'a çok teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  8. Hülya, the meraklı kedi:) ; çok güldüm blog baskısı lafına :))

    YanıtlaSil
  9. Sevgili Anne Yazar, hem katkına hem fikirlerine çok teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil
  10. seren
    ne kadar organik demişsin ya anlatayım.(babam zirai danışman)
    - gerçekten organik tarım yapmak için o toprağın bilmemkaç sene ilaçtan arınması için boş bırakılması, bilmemkaç metre yakınındaki tarlalarda da organik tarım yapılması falan gerekiyor(bilmemkaç diyorum, tam rakamları çıkaramıyorum şimdi)
    -yani geçen sene zehirli ilaçlarla yıkanan toprakta bu sene organik tarım YAPILAMAZ. yanındaki tarlada tnt basılıyorsa senin tarlandaki tarım organik DEĞİLDİR.
    - ama organik tarım sertifikası alınırken o kadar didiklenmiyor. birkaç mahsülün organikliğine bakılıyor. o sertifikayı alan pazarcı her hafta başka başka mallar satabiliyor. organik pazara pek inancım yok o yüzden.
    - ama mesela antalyadan, nazilliden falan kargoyla gelen ürünlerin organik değilse bile kaliteli olduğunu düşünüyorum. güzel bir çözüm olmuş, tarıma uzak şehirdekiler için
    -imza;the ukela anne hülya

    YanıtlaSil
  11. Ukela anne hülya, bu konuda bir post yazmaya davet ediyorum seni :))

    YanıtlaSil
  12. bu aralar sürekli polemiğe girmekten yoruldum. yazmiciim.(düşündüm de satır aralarında zikrederim belki bir şeyler :))
    kararsız kasım anne

    YanıtlaSil