Özgür Anne’nin mimini okuyunca çok heyecanlandım, çünkü sorular harika.. Şimdi Can uyudu, mim başına oturdum. Seren de mimlemiş, baktı ki benden ses seda yok:)
1.Sizi mimleyen kişiye link veriyorsunuz mutlaka, ki, akışı bozmayalım.
Özgür Anne
Eren Seren ve Diğerleri
(Seren, link verme işini ben de yeni çözdüm, bir ara anlatayım sana da)
2.Çocukluğunuzda anne ve babanızla (ya da aile büyükleriyle) yapmış olduğunuz ve sizi siz yapan şeylere katkısı olan bir olay, bir aktivite, bir eylem… Ve hangi yönünüze katkıda bulunduğu (Tekrarlanabilir olması tercih sebebi..)
Sevgili babam İstanbul’u çok sever. Her fırsatta bizi gezdirirdi küçükken. Hatta İstanbul’da ilk sanat bienali olduğunda, beni elimden tutup götürmüştü –ki sanırım üniversitedeydim.. Hadi bakalım demişti, gidip görelim beraber. Vatan Cadde’sinde bayramlar, vapurla geziler, Eminönü, Kapalı Çarşı, Beyazıt hep gezerdik. Bana anlatırdı camileri kim yapmış, bu tarihi eserin adı ne diye. İşin komiği, bizim ailede hala anlatılır, ufak quizler yapardı sonra. Söyle bakalım bu camiyi kim yaptırmıştı? Say bakalım adaları sırayla..
Hala O’nun kadar iyi bilmiyorum İstanbul’u. Ama adaları sayabiliyorum; Kınalı, Burgaz, Heybeli, Büyük Ada.. :) Bana katkısı? Kültür, farkındalık, çevreye ilgi, baba-kız arası muhteşem zaman daha ne olsun?
Canım annem ise çocukken her şeyle oynamama izin verirdi. Yasaklı, ellenmeyecek, kırılacak bir şey yoktu bizim evde. Yazlıkta kiremit tozlarından pasta yapacağım diye tutturunca kendi mutfak eşyalarını bile verirdi- ki kendi hatırlamaz bile.. Ne mi kattı? Özgürlük, özgünlük, anneme duyduğum sonsuz güveni..
3.Çocukken oynamayı en çok sevdiğiniz oyun ve oyun aparatı.
Şebnem bebekler,lastik, top, küplerden yap boz.. Lastikte nasıl beceriksizdim nasıl.. Bileklerle dizleri yapardım. “Kalçalar” diye bir level vardı, hayatta yapamazdım! Kızlar zımbıdı zımbıdı atlarken ben beklerdim.. Bir de deterjanlı su yapıp tahta mandalların deliklerinden üflerdik, ne güzelmiş…
4.Sokakta oynar mıydınız?
Oynardım seve seve. Hem Bakırköy hem de Bostancı’da otururken. En çok da yakar top oynardık. Gerçi ben hiç bir zaman motor beceri gerektiren oyunlarda iyi olmadım ama niyetim iyiydi:) Yazlığımız olunca, sabahtan akşama kadar sokaktaydık. Çadır kurma, sazlardan uyduruk ev yapma, çekirge yakalayıp konserve kutusuna koymaca, bisiklet, karınca yuvalarına ekmek kırıntısı bırakma, yola hediye paketi süsü verilmiş kutular bırakıp gizlice izleme gibi gayet yaratıcı etkinlikler uyduruyorduk:)
5.Çocukluğunuz ve ilk gençliğinizle ilgili keşke farklı olsaydı dediğiniz bir durum/olay.
İlkokul öğretmenimin beni daha çok sevmesini isterdim. Seçtiği birkaç öğrenci var gibi gelirdi hep. Başladığım org,gitar, perküsyon derslerine devam etseydim keşke. Çok zayıftım, kendimi hiç beğenmezdim, ne gereksizmiş..
6.Çocukluk ve ilk gençlikle ilgili iyi ki böyle olmuş dediğiniz bir olay..
İyi ki kendi ailemin çocuğuymuşum.. İyi ki kendimle barışık bir çocukmuşum. Olay aklıma gelmedi, gelenleri aşağıdaki soruya yazdım..
7.Varsa çocukluk dönemine dair bugünü etkileyen bir olay, anı.
Ablamla bir gün para kazanmaya karar vermiştik. Küçük kartlara numaralar yazmıştık. Evdeki bilumum nesnelerden niyet hazırlamıştık. Ablam Bakırköy’deki evimizin 6. katından beni izleyip, “İnşallah kardeşim bir-iki tane satar da mutlu olur” diye dua ederken, ben “İnşallah hepsini satarım da ablamla paramız olur” diyordum :)Hırslı mıymışım neyim.. Neyse,hepsini satmıştım iki saatte. Sonra hoop eve gelip, yenilerini hazırlamıştık. Onları da bitirince, rakipler türemişti, e bizim pazar da bölündü tabii.. Süper bir anıdır, Can’ın yapmasını da çok isterim.. Satışçı veya pazarlamacı değilim ama azimliyim çalışkanım, peşini bırakmam başladığım işin…
Bir de yazlıktayken duvar gazetesi çıkarmıştım tek başıma. Pano gibi yapıp gidip elektirik direğine asmıştım. Yağmur yağmıştı, çocuklar yırtmıştı ama olsun “mahallenin gazetecisi” ilan etmiştim kendimi. Yaratıcı ve uydurukçuyumdur, biliyorum bir gün kitap da yazacağım.
Geç yazdığım için mimlenmeyen kimse kalmadı ama Dağlar Kızı yazsa ne güzel olur..
Bir de deterjanlı su yapıp tahta mandalların deliklerinden üflerdik, ne güzelmiş…
YanıtlaSilAYNEN!!! hatırladım, keyiflendim, balkonda yapar bütün sokağı balouncuklarla donatırdık
Sorma Yeliz, artık tahta mandal da üretilmiyor galiba:(
YanıtlaSilçoook teşekkürler!
YanıtlaSilBiz teşekkür ederiz :)
YanıtlaSil